SESSİZ TANIKLAR 

Ben bir fotoğraf sanatçısı olarak, dünyanın sessiz tanıklarında, yaşamın ve yaşanmışlıkların izlerini arıyorum. Objektifim, insana  ait bir yaşamın derin izlerini taşıyan mekanlara ve nesnelere odaklanıyor. İnsanın fiziksel varlığının olmadığı ancak onun ruhunun, anılarının, dününün ve bugününün, hatta hüzünlerinin ve sevinçlerinin belirgin bir şekilde hissedildiği kompozisyonlara objektifimi çeviriyorum.

Kimi zaman terk edilmiş bir odanın dinginliğinde, kimi zaman eski bir eşyanın dokusunda buluyorum insanı. Bu nesneler ve mekanlar, sadece cansız objeler değil; onlar birer anlatıcı, sessiz tanıklar. Kullanılmış bir fincanın izi, duvarda asılı kalmış, yılların sararttığı bir fotoğraf, ya da  yapışkanı zamana dayanamayıp  duvardan düşmüş fotoğrafların bıraktığı izler, bu dünyadan ebediyete göçmüş birinden yadigar kalan  bir şapka, çanta ,ayakkabı .. Her biri, arkasında bıraktığı hikayeyi, duygusal durumu ve ruh halini fısıldıyor.

Fotoğraflarımda, insanın kendisi olmadan insanı anlatma çabası, varoluşun karmaşıklığını ve zamanın geçiciliğini sorguluyor. İzleyiciyi, bir zamanlar bu mekanlarda nefes almış, bu nesnelere dokunmuş insanların görünmez varlığını hissetmeye davet ediyorum. Onları, kendi iç yolculuklarına çıkararak, bu izler üzerinden kendi anılarını ve duygularını keşfetmeye teşvik ediyorum. Her bir kare, bir nevi zaman kapsülü gibi, geçmişin izlerini günümüze taşıyor ve geleceğe birer not düşüyor. Bu, sadece bir görsel değil, aynı zamanda ruhsal bir deneyim. İzleyicinin, benim gördüğüm ve hissettiğim o muazzam duyguların aynısını hissedemese de bir kısmını hissetmesini, hissettiği hikayeden fizikken var olmayan insanı kendi zihninde yaratmasını amaçlıyorum.